Saturday, September 17, 2011

MALACCA

Malacca,ya da Melaka A-H'nin blogunda monitor kertenkelesi denilen devasa kertenkelelri gorunce bir kez daha aklima geldi, bir kac hafta gecti uzerinden ama
tembellik yakami birakmayinca yazamadim.

Otobus firmasinda,bilet aldigim kisi 3-4 saat surer dedi Malacca icin, ama Singapur saati tabii, vaktinde kalkmayan otObus, mola yerinden vaktinde cikamayis derken 4.5 saate uzadi yolculuk.Gerci,otobus sabah 8'de hareket edince 12.30 da orada olmak kotu degildi. Otele yerlesip,disari cikinca ilk izlenimim, "Aman Allahim, burada ne yapiyoruz, bu sehirde ne olabilir ki" idi ama Allahtan 10 dakika bile yurumeden asil gelis hedefimiz olan, Unesco Kultur Mirasi listesinde yer alan, eski Hollanda yonetim binasi StadtHuis,kilise ve diger binalar kipkirmizi renkleriyle karsimiza ciktilar.Malacca,once Portekizliler sonra da Hollandalilar icin koloni olmus. Baharatlarin Avrupa'ya gonderilmesinde onemli rol oynayan buyuk bir limana sahipmis Malacca, simdide Malacca Bogazi nedeniyle deniz tasimaciligi onemli ama sehir eskisi kadar etkili degil anladigim kadariyla.
Ne aci ki, bu tamamen sahsi fikrim tabii, kentin en guzel,en etkileyici yeri Koloniyalist donemin bir hediyesi.













Her yer insan dolu, renkler diller birbirine gecmis bu meydanda.Binalarin renkleri, insanlarin renkleri ve tabii ki ciceklerle suslenmis rengarenk dort tekerlekli bisiklet seklinde arabalar.




Acmislar muzikleri bangir bangir, musteri bekliyorlar bu arabalari kullananlar. Hava o kadar sicak ki uzuluyorum onlar icin, ama muhtemelen burada dogup buyuyen insanlar aliskinlar bu havaya, daha farklisini yasamamislar cunku.

Malacca'da agirlikli olarak Cinliler yasiyormus ve bu nedenle oldukca da guvenli oldugunu soylediler bize. Peranakan kulturu tum sehre hakim. Singapur'dan buraya sadece yemek ve alisveris icin geliyor insanlar, cunku oraya gore cok daha ucuz ve Singapur yemeklerinin orijinal kaynagi burasi bir anlamda. Tum gun sicakta dolandiktan sonra aksam meshur Nyonya yemeklerini tatmk istiyoruz, otelden tavsiye edilen bir yere gidiyoruz. Yemekler kotu degil ama cok iyi mi derseniz o da degil,yani olunca yedim olmasa hic aramayacagim bir tarz. Hersey acili, hem de bol acili, ve tabii ki yaninda pirinc.


Yemek ertesi, sehrin sanirim en meshur ve turistik caddesi Jonker Street'e geri donuyoruz, ogleyin sicaktan dolayi cok kesfedemedigimiz yeni yerleri gormek,kesfetmek icin. Bu sehrin ismi de Hollandalilardan kalma.Bu arad tum ulasimlarda taksi kullanmak zorundayiz ama Malezya'da taksi demek pazarlik demek ama burada pazarlik etmeden fix bir fiyat var, her taksici o ucreti soyluyor ve bizde el mahkum ediyoruz, yol 5 dakika da olsa 15 dakika da olsa ayni ucret, muhtemelen yerliler bu fiyatin ucte birini oduyorlardir. Bir de taksiler Nuh Nebi'den kalma, yolda parcalara ayrilacak sanirim diye korktum. Otelde ise taksimetreli, yeni taksilerden cagirdilar, mavi rengi bunlarin ve dolandirildim mi , bu araba ortadan ikiye ayrilir mi simdi diye kaygilanmadan gidecegimiz yere ulastik. Jonker Street'e geri donersek, burasi biraz semt pazari, sokak pazari seklinde ama iyi olan tarafi Cin misali her yerde aynis eyler, taklit canta satmiyorlar, kendi yerel urunleri, yerel yemekleri satiliyor. Bir de barlar, kafeler bu cadde ve civarinda. Ramazan oldugu icin Muslumanlar'a icki icmek yasak, hatta gunduz vakti su icmekte yasak, cunku Malaylarin oruc tutmasi zorunlu ama Cinliler'e hersey serbest..Barlarda calisanlar da genelde Cinli.









Ertesi sabah, otelde verilen ucretsiz sehir turuna katilmaya karar verdik, otobus vaktine kadar oyalanmak icin,otobus ogleden sonra 4 gibi kalktigi icin neredeyse tum gun bize kalmisti. Nehirin ustune yapilan koprude baslayan yuruyuste, rehberin bize ilk gosterdigi mangrove agaclari ve suyun icinde onlara dolanip yatan devasa kertenkele idi,ki aslinda onun cok ta uyuk olmadigini nehir boyunca digerlerini gorunce anladim, bir de hepsine isim vermisler, en buyugunun adi Hulk Hogan'di:-))






Nehir boyunca, her yeni ,yurume yolu temiz ,yeni ve bakimli olunca sasirdik sanirim ki rehber bize " Thanks to Sean Connery" diyerek aciklama yapti, meger Sean Connery ve Catherine Zeta Jones'un oynadiklari, Entrapment, Turkceye Kurda Tuzak diye cevrilmisti sanirim, burada cekilmis. Filmde Kuala Lumpur olarak geciyormus ama cekimler bu nehir boyunca yapilmis o yuzden de belediye buralari yenilemis.






Eski binlarin yeterince korunmadigindan, Cinlilerin gozde tatlilari Kus yuvasi uetimi yapmak icin bazi kisilerin kuslari eski binalarin icinde toplayip yuva yaptirdiklari, bu binalarin bu nedenler daha da harabe haline geldigini ve belediyeden kimsenin hcbir sey yapmadigini, cunku onlarin da muhtemelen kendi paylarini aldiklarini ima etti rehberimiz. Boylesine eski,tarihi kenti korumak zor muhakkak ustelik iklim de surekli nemli ve sicak,ama Malezyalilar da korumak icin pek bir caba gostermiyorlar sanirim.

Nehir boyunca gordugumuz diger evler, daha dogrusu barakalar ise cok sasirtici, bunlarin icinde insan yasadigina inanmak cok zor, neredeyse nehrin koyu yesil sularinin icindeler ve etraflarindan bu devasa kertenkeler cikiyor her yerden, muhtemeln evleriniclerine de giriyordur. Bu insanlarin bazilari oldukca varlikli, kapilarin onunde luks arabalari var ama bu onlarin yasam tarzi, degistirmek istemiyorlar dedi. Ne diyeyim, koyuna coban bulunmaz fikir baska baska olmasa..
Iste o evler.









Nehir boyunca yolculuk, China Town'a girerek devam etti,tura katilan Singapurlu bir kadin, Singapur'un da 30 yil once boyle bir yer oldugunu soyledi,cok ama cok sasirdim. Allahtan degismis, gelismis,guzellesmis Singapur. Kimileri ruhunu kaybetti der belki de temizlik,guven ruhtan daha onemli benim yasamam icin.
China Town'da eski gelenekleri devam ettiren cok az meslek erbabi kalmis, berber, demir dovmeci,kaliplarla basim yapan matbaa bunlardan bir kaci.






Tur ,Unity ya da Harmony Street denilen, uzerinde bir Cin Budist tapinagi, bir Hindu tapinagi ve bir de cami bulunan bir yerde mola veriyor, fakat biz otobuse yetismek icin her daim kilit trafikte risk almamak icin burada noktaliyor ve otelden otobuse binmek uzere ayriliyoruz.

Friday, September 9, 2011

CHRIS

Chris geldi, birdenbire oldu.Pazartesi haber verdi, sali aksami cikti geldi.
Ne iyi etti. Iki gun bile olsa, cene calmanin, gulmenin,dertlesmenin tadina doyamadik ama 2 gun hic yoktan iyidir dedik. Cok yedik,ve Chris olur da gym olmaz mi? Tabii ki spor ayakkabilarini,gym kiyafetlerini yaninda getirmis ve beni de surukledi gym'e, iyi etti.
Herhalde hayatim boyunca en yakin yerde yasadigim arkadasim olacak,komsum Chris.
Belki Ekim'de yeniden gelirim, dedi giderken, umarim gelir.
Biraz Singapur'u kesfederiz beraber biraz hatta bol bol konusuruz.
Bana yasattigi keyifli gunler,dostlugu ve ictenligi icin asla hayatimdan cikmayacak Chris.Hem belli mi olur belki bir gun yolum Guney Amerika'ya duser, lokal tur rehberiyle Brezilya'yi yasamak harika olacaktir eminim.






Saturday, August 27, 2011

Vietnam

Baslik Ho Chi Minh olmaliydi aslinda,Vietnam degil cunku Vietnam,buyuk ve farkli gorulecek yerleri olan bir ulke. Singapur'dan sonra ulke, sehir kavrami farklilasiyor insanin sanirim. Hong kong tek sehir,kucuk yer derken Singapur daha da kucuk,daha da tek bir sehir.


4 gunluk tatil icin pek cok insan cok onceden biletlerini alinca,bize de pek alternatif kalmadi, bari Brunei'e gidelim diye dusunup arastirirken, pek cok kisi hic ama hic bir sey yok orada deyince sansimizi Vietnam'dan yana deneyelim dedik ve Bingo, yer vardi hem otel hem ucakta. Alel acele gittigim Vietnam elciligine iyi ki pasaportlari goturmusum, hemen verebiliriz dediler, ben her ne kadar bilgi almaya geldim desem de, fotografari da gelirken getirirsiniz deyince mutlu oldum, mutlulugum vizeni fiyatini ogreninceye kadar surdu gerci, oha,cus bildigim ne varsa siraladim, M.icin 85 benim icinde 135 SGD istediler ki,270 Lira'ya falan tekabul ediyor sanirsam. Internette okudum 20 dolara veriyorlarmis falan dedim ama orada ki gorevli, o devlet guvenceli degil garantisi yok deyince pasa pasa odedim. Valla gidecek alternatif olsaydi sanirim vazgecerdim, bu vize fiyati nedeniyle Vietnam icin ilk ve son seyahatim olacak diye de soylendim tabi.. O fiyati vizelere odeyince kosa kosa eve donup hemen ucak biletini ve yeri ayirttim, cunku tek risili ve sadece kalacagin sure kadar veriyorlar vizeyi bir de, Allah muhafaza yer kalmaz falan elimde Vietnam vizemle evde oturmayayim diye:-))

Her neyse,ucak 9.55'te, bizler saati 7 ye kurup yattik ,lakin sabah kalktigimda M. pur telas kalk kalk gec kaldik ,saat 8.10 deyince, firlayip evden ciktik, taksinin gelmesi de 10 dk alir tabii burasi Singapur, en buyuk problemin taxi oldugu sehir.
Taksici bize sordu hangi yoldan gideyim diye, ve tabii ki biz yanlis tercihte bulunduk..Normalde bombos olan otoyoldan gidelim hizlica,sehir icinde trafikte beklemeyelim derken, o bos yolda cumartesi sabahi 8 de kaza olmus ve iki seridi birden kapatmis,normalde 5 dakika surecek bir bolum 30 dakika surdu ama biz kabullemistik artik bir sonra ki ucusla gidebilmeyi o da,5.30 ta, bir de biletimiz yanmasin diye tutarli saglam bir bahane bulmaya ugrastik. Cevval sofor bizi9.10 da havaalanina yetistirdi ve Singapore Airlines gorevlileri de yardimci olunca direkt boardinge gectik,mutlu son:-))

1.5 u havada toplam 2 saat suren yolculuk neticesinde vardigimiz Vietnam sicak,cok sicakti,hatta belki Singapur'dan bile sicakti. Hemen kendimizi sokaklara attik, rehberde okudugumuz bir kilise ve eski Postane biasi cok yakinda olunca hemen oraya gittik once.Ama buralara giderken bile aklimizda bageller, ekmekler,Fransiz pastalar vardi,pisbogaz ve siskoyuz demis miydim???Fransiz etkisi sehrin her yerinde goruluyor oyuzden pastaneleri, baget ekmekleri atlayamadik,gormezden gelemedik,cook yedik.Vietnam yemeklerini zaten cok severdim, burada farkli seyleri deneme sansim oldu ve bu mutfaga hepten hayran oldum,bol bol yesillik ve otlar var. Tek sorun bu yesilliklerin musluk suyuyla yikanmasi, bana bir sey olmadi ama M. dondukten sonra 2-3 gun mide sorunlari yasadi.


Yukarida resmi olan kilise, koloniyalist donemin bir hediyesi, muhakkak ki verdiklerinden cok almislardir ama guzel bir bina birakmislar. Bu binanin arkasinda onunde,saginda solunda her yerde gelinler damatlar fotograf cektiriyorlar.



Arkasindan gittigimiz postane, hemen bu kilisenin karsisinda, bence gordugum en guzel binaydi, ici haa postane olarak kullanilan bu bina,cok ferah, cok guzel, cok havadar,cok hersey...

Bu binanin ici cok pratik kullanilmis, icinde postane var ve telefon kulubesi seklinde banka atmleri var,sanirim aslina sadik kalarak korumuslar icini.



Vietnam'a gidipte savastan bahsetmemek, savas hakkinda bilgi almamak mumkun degil sanirim, cunku savas turizmi var bir nevi, eski tuneller, savasla ilgili evler,muzeler var. Vietnam Savasi, cok basite indirgeyerek anlatirsak, Kapitalist Amerika tarafindan desteklenen Guney Vietnam yani Saygon(HO Chi Minh) tarafi ile
komunist Cin ve Rusya tarafindan desteklenen Kuzey Vietnam yani Hanoi taraflarinin savasi. Savasi HO Chi Minh onderliginde ki Kuzey kazaniyor ve Saygon'un adi da savastan sonra onun anisina Ho Chi Minh olarak degistiriliyor, yani Vietnam resmi olarak hala komunist bir ulke.Tabelalarda, duvarlada hala muhtemelen siyasi icerikli, komunizm propagandasi oldugunu dusundugumuz afisler vardi. Bu afislerin icerigini sadece varsayiyoruz cunku Cin'de gorduklerimize cok benziyorlardi..



Postaneden sonra ki durak, eski baskanin yasadigi yer, sanirim savas sirasinda kontrol buradaymis.




Vietnam ,benim dusundugumden daha fakir bir ulkeymis gordum,pek cok seyin fiyati Cin'den cok daha ucuz fakat insanlar cok guleryuzlu, canayakin ve sicakkanlilar.Haa, bir de Vietnamli kiz efsanesi vardi merak ettigimiz, Asya'da her yerde Vietnamli ve Koreli kizlarin guzelligi anlatilir,Korelilerin ki belli, coook gelismis estetik doktorlari ve dogal denilen Vietnamlilar nasildir acaba diye dusunurduk. Gorduklerimiz oyle abartilacak kadar guzel degildi ama sac kesen ,kuafor kizlar hakikaten cok hoslardi. Tesadufen gorduk bu kuaforleri,dukkanin onunde ve icinde yaklasik 20-30 kiz var, ve hepsi birbirinden bakimli,makyajli ve dekolteli bu kizlar sac kesimi icin insanlari iceriye aliyorlar. Ben de farkli sac kesimidir diye dusunsem de bu kuafor salonun camlari oldukca seffaf ve iceride sadece sac kesiliyordu. M'e cok soyledik gir sacini kestir ben de gelirim seninle bakariz diye ama kabul etmedi,biz de iceride ne olup bittigini hala bilmiyoruz..
Kizlardan biri asagida, fotografi istemedikleri icin uzaktan da olsa ne kadar hos figurleri oldugu goruluyor.



Vietnam trafigi bir kabus, karsidan karsiya gecmek icin 2 gun beklemelisiniz,ogrenmelisiniz. Elele karsidan karsiya kosan yabancilari gorunce cok guldum sanki biz farkliymisiz gibi.. Isin sirri kendini yolun ortasina atmakta sanirim, ama soylendigi kadar kolay yapilmiyor tabi. Motosikletler her yerde, genc yasli,tek kisi 5 kisi hep beraber bir motorun ustundeler, ve hemen hemen herkes maske takiyor motor kullanirken.



Gittigim yeni yerlerde saatlerce yurumeyi seviyorum ben, HCM'de yuruyerek Savas Kalintilari Muzesi'gittik ama ogle arasina denk gelip yaklasik 1 saat giris icin beklememiz gerekince vazgectik ve yurumeye devam edip pagodayi gormeye gittik, cok gereksiz bir ziyaretmis varinca anladik ama muzeden de oldukca uzakta olunca vazgectik.Zaten otele donuste saatlerdir sicagin altinda yurumenin etkisiyle bir an dusup kalacagim diye dusundum, gordugumuz pastanelerde dinlensek te o sicakta yurumek cok akillica degildi.
Muzenin bahcesinde gorebildigimiz helikopter


Ve hakikaten gorulmeye deger(!!) pagoda,







Ertesi gunlerde de sehrin icinde kalmayi tercih ettik. BIr kac nehir turuna baktik ama hepsi bortu bocek icerebilecek yerler gibi gorundu gozumuze resimlerde,
stres olmamak icin hic birine katilmayip tembel tembel dolandik ortalarda.Bir de
otelin karsisinda gordugumuz iki guzel binayi yazmadan bitirmemliyim HCM anilarini, asagida ki bina Opera binasi ve sanirim restore edilmis, cok hos, guzel bir bina.





2.resim bir resmi bina, People's Comittee gibi bir ismi vardi yanlis hatirlamiyorsam ama nedir ne yapilir bilemedim, sadece yakininda fotograf cekmek yasakti,onu hatirliyorum.Hic Fransa'ya gitmemis olan ben bile kendimi Paris'te gibi hissettim bu binalarin arasinda.



Ho Chi Minh 4 gun gecirmek icin ideal bir yer ama daha fazla degil.Burada guzel binalarin cogu Fransizlar'dan kalmis ama yeni yeni uzun,modern binalar yapilmaya baslanmis, gelisen ekonomiyel birlikte.Dunya capinda pek cok sirket,Cin'de isgucu artik nispeten pahali oldugu icin daha ucuz ulkeler ariyorlar uretim icin ve Vietnam onlardan biri. Insanlarin disipline ve calismaya aliskin oluslari, Vietnam'i sirketler icin Bangladesh,Sri Lanka gibi rakiplerinden one cikariyor ve ulke ekonomisi de bu gelismelerden olumlu etkileniyor. Caddelerde pek cok yerde yeni bina insaatlari da bunu dogrular nitelikteydi.



Baska bir Fransiz daha, sehrin hemen hemen her caddesinde bu sapka magazalarindan bulmak mumkun, seker gibiler.























Tuesday, July 12, 2011

Bugunler

Kosa kosa gecirilen 2 haftalik Turkiye seyahati, bir hafta ara ve sonraki hafta Singapur'a gelmek icin biletini Subat ayindan alan arkadas O. Ne bereketli insanmis, o bileti aldi,M'nin annesi 50 yil kutlamalarina cagirdi, Chris Hk'den gelmek istedi ve is yerinden HK'ye gitmemiz istendi,ha bir de mangal:-) Obama o hafta davet etse sasirmayacaktim..Reddedildigi halde el mahkum gitmek zorunda kalinan Hong kong, ne kadar keyifliydi, bir sehirde yasamak ve turist olmak cok farkli, hele bildigin bir sehirde turist olmak cok eglenceli, tabii duygusal da bir deneyim, anilaaar..
Tokyo da boyle benim icin, elimle koymus gibi her yeri bildigim icin Hk'de cok faydali,efektif bir 2 gun gecirdim kosturarak ta olsa. Eski dostla bulusma,keyifliydi,ne cok ozlemisim onu.. Iste insanligin,dostlugun dili,memleketi olmuyor. En uzagindan gelen en yakinin oluveriyor.
Misafir anlayisliydi Allahtan, biz HK'ye gitmek zorunda kalinca o da kendini Phuket'e atti,ve donuste 1 gece kalip ucagina binmek icin KL'e gitti, 1 hafta da 3 ulke hic fena degil,o kadar yolu gelmisken cok iyi oldu.
Yine yogunluk,nedensiz de olsa ve sicak , her zaman ki gibi, sikayet yok ....

Tuesday, May 31, 2011

GAME OF THRONES

Fringe deliligimiz gecti, simdi Game of Thrones basladi.
Nasil iyi bir dizi anlatmam mumkun degil, izlenmesi lazim.
Dekor,karakterler, manzara, sahneler super,super,super.
Fantastik hikayelerle son iliskim universite yillarinda olmustu,
o gunden sonra hic elim gitmedi ta ki bu diziyi kesfeden kadar.
Turkiye'de yayinlaniyor mu bilmiyorum, Asya HBO yayinlarsa da
sansur nedeniyle diziler,filmler kus gibi kaldigindan hic bir sey anlasilmiyor,o yuzden en guzeli arkadaslarla paylasmak:-P
Burada da cinsel icerigin bu kadar sakincali bulunmasina, sansurlenmesine
bir anlam veremiyorum.Sokaga cikinca hatunlar o sansurlenen sahneleri aratmayacak kiyafetlerle dolasiyorlar ortalikta. Bu toplum, ust bas,cinsellikle sorunu olan bir toplum degil ki,bu kayginin nedeni ne. Yurdum da olsa ac,kadin gormemis adamlar anliyorum,gencler "seks manyagi" olmasin diye onlari koruyacak yoneticileri var Allahtan!!!!!

Neyse nereden nereye,velhasil Game of Thrones harika bir dizi, izleyin ,izlettirin!

Thursday, May 26, 2011

13.Cuma

Gecen hafta,ya da 2 hafta onceydi 13.Cuma, o Cumayi atlattim Allahtan.
Hayat daha bir toz pembe olmasa da basedilir gorunuyor ne guzel:-)
Sosyallesiyorum,orada burada surada ve iyi geliyor.Turkiye seyahati de
netlesti, ayri bir heyecan..
Sentosa'ya gitmedim hala, gitmek lazim,gezmek daha cok gezmek
bir de insanlarla gorusmek lazim tabii ki..
Turkiye'de yenecekler listem hazir, listenin basinda Simit ve
Emirgan'da kahvalti geliyor, gidene kadar liste uzar tabi..
Pisbogazim ben pisbogaz, ama olsun yemeden de hayatin tadi tuzu yok,
hep soyledim zayif,mizmiz,mutsuz olacagima biraz kilolu,mutlu ve buldugu
herseyi yiyen sahis olmaya devame etmek istiyorum ki bu benim zaten:-)

,

Tuesday, April 26, 2011

Baslik falan yok

Hic beklemediginiz bir seyin olmamasi gerektigi zamanda olup, olmasi gerektigi zamanda olmadigi oldu mu hic kimsenin hayatinda bilemem, mutlaka olmustur, zaten tekerleme gibi olmus cumle de, anlamak bile dert.

Gecmisi ozlemek,cok sik dusunmek depresyon isaretidir diye okumustum bir yerlerde.
Ben cok sik gecmisi ozluyorum, alakasiz insanlar aklimdan cikmiyor, sacma sapan,yasanirken hic onemi olmayan olaylar surekli gozumun onunden gecip duruyor.
Aslinda olan biten birsey yok, belki de olan biten bir sey olmamasidir sorun.
Benim hep beklemem,sabretmem gerekti hayatim boyunca. Istedigim hersey harika gidiyorken, tamama simdi olacak derken olmadi, o herseyin harika oldugu zamanlarda tepetaklak oldu hersey bir anda. Hersey degil ama hayatimda onemli olan,onceligi olan istekler.Haksizlik yapmak istemem daha sonra gerekli zaman gecip, benim sabrim test edildikten sonra istedigim gerceklesti yine ama o kadar cok beklemem gerekti ki hevesim kacti, beklerken cok uzuldum, cok yoruldum. Yine yorgunum,yine bunaltti bu kadar sabir testi ama yapacak bir sey var mi Hayir, otur ve depresyonunun gecmesini bekle, en guzel cozum.

Seni oldurmeyen guclendirir derler ya hep,kendi kendime hatirlatiyorum bu sozu ama
iyi de guclu olmayi isteyen kim, birak zayif ve mutlu olayim diyorum sonra. Bir acinin az gelmesi icin daha buyuklerini yasamis olmak lazim, bir agridan yakinmamak icin cok daha agirini mi tecrube etmis olmak lazim. Olmasin benim bellegim, ben o siziyi cok buyuk agri sanayim,tecrubesiz,gucsuz olayim.

Benim durumum aslinda piyango kazanmayi bekleyen adama melegin, bir piyango bileti alsa kazanacak demesi durumuna benziyor belki de. Cozumunu bilip de uygulayamamak,harekete gecememek. Nerede hareket orada bereket sozunu dustur alip farkli bir seyler yapma zamani,bunu biliyorum ve umarim pratikte de teorik kadar iyi olabilirim. Cunku genelde teoride ates parcasi olan bendeniz pratikte dokuluyorum..

Sunday, April 17, 2011

KOH SAMUI








Cennet adalardan biri yine... Su an yazarken bile , bir gun once donmeme ragmen , Samui'den bana hatira huzur, mutluluk,rahatlis hisleri var uzerimde, bulutlar ustundeymiscesine yaziyorum, belki de donus te aldigim Zanax'la ilgilidir bu mutluluk hali.

Ada'ya Singapur'dan 1.5 saatlik direkt ucus ile ulasiliyor. Ucaga binis vakti geldiginde bekleyenlerin hemen hepsinin Batililar oldugunu gorunce biraz sasirsam da,Singapurlularin hatta tum Asyalilarin gunesden kose bucak kactiklari aklima gelince durumu kaniksadim. Bir gun once konustugum bir bayan bana Asya'da tatile gitmedigini cunku sicaktan ve benzer kulturleri gormekten artik keyif almadigini soylemisti. Sicak kismini cok iyi anliyorum. Gecen hafta ilk kez bundan sonra Turkiye'ye kis mevsiminde bile gidebilirim, sogugu hissderim belki biraz diye aklimdan gecirdigim icin belki de 50 yildir bu iklimi yasayan kadincagizi gayet iyi anladim.Neyse ucustan bahsediyordum, 1.5 saatlik ucus 5-10 dakikalik turbulans disinda oldukca iyiydi, zaten almis oldugum 0.25lik sakinlestirici bir noktaya kadar yardim ettiyse de 1 saatin sonuna artik bitse de insek modundaydim.

Gece vardigimiz icin pek bir sey goremedik ama havuza girmek istedim. Havuza giris ,ilk dakikalar oldukca neseli, hostu taaaki lambalarin altinda,duvarda 2-3 kucuk bir tane de buyuk kertenkele gorunceye kadar..Sicak iklimden sadece bu yuzden nefret ediyorum, bu bortu bocek isi yuregime indirecek benim.Tabii aninda havuzdan cikip, odanin kapisini sikica kapatma, paranoyakca duvarlara, yatak altlarin bakma fasli basladi. Neyse hic bir sey yoktu:-) O gece,uzun zamandir deniz tatili yapmamis oldugum icin sanirim ben de bir heyecan bir heyecan, yarin sevgilimle ilk kez bulusacakmisim gibi tum gece gozume uyku girmedi..Don,don en sonunda sabah 4'te kalkip, tekrar havuza yollandim bir basima, ama buyugu olmasa da kucuk kertenkeleler yine yerlerinde:-(( Hadi tekrar odaya.. 7.30'a kadar kitap oku,dergi bak derken dayanamayip M.uyandirdim. Kahvalti ,plaj derken tum gun tembellikle gecti. Plaji anlatmadan olmaz, o kadar guzeldi ki plaj, fotograflar bile yansitamamis guzelligini. Bembeyaz,un gibi kum ve tertemiz,kristal,turkuaz rengi su.Tam kartpostal plaji..


Koh Thai dilinde ada demek oldugu icin Tayland'da ki pek cok yerin ismi Koh ile basliyor.Samui'yi 15-20 yil once sanirim, yol iz yokken, backpackerlar kesfetmisler. Havaalanin acilmasiyla ki sanirim 10-15 yil once, adayi ziyaret eden insan sayisi arttigi icin, adanin ekonomisi canlanmis ama Allahtan tum Tayland'da gormeye aliskin oldugum yasli ,Batili Amca ve yaninda kizi hatta torunu olabilecek kadar genc kiz ikilisi pek yoktu Samui'de. Banane, alan da satan da memnun gibi dusunmeye calisiyorum da uzulmeden de duramiyorum iste, klasik Turk duygusalligi,empati,hemcinsime duyulan yakinlik...ne derseniz deyin iste.
Ada nufusunun yaridan fazlasi Avusturalyalilar ve Batililardir sanirim.Genclerin sayisi oldukca cok ,sanirim Samui hala back packerlarin gozde yerlerinden biri.
Taylan'da oteller disinda yemek,icki kiyafet hatta sigara fiyatlari bile oldukca ucuz.

Tesadufen Tay yeni yili tatili,bizim tatilin ilk gunune denk gelince,en yakinda ki kasabaya gidip yeni yil su savasi festivaline katildik. Hava sicak olunca, basimizdan asagi bosaltilan kova kova su, su tabancilariyla bastan asagi islatilmak, yuzumuze, ustumuze, basimiza,sacimiza surulen kil hic ama hic rahatsiz edici degildi hatta ferahlatti bile.Insanlarin festivalleri ne kadar eglenceli,eskiden, bayramlarda yapilan zorunlu aile ziyaretleri, hic hazzedilmeyen, birbiriyle aslinda gorusmeyen insanlarin misafirlige gelmesi, ev temizleme,baklava,ikram su bu derken eziyet gibi gelirdi bana tum bayramlar.
Simdi sadece kendi ailemi goreceksem, ya da yalniz,ziyaretcisi olmayan kisileri ziyaret edeceksem iyi hissediyorum ama zorunlu ziyaret kismi hala isin sevimsiz kismi. Su savasi falan gibi eglenceli aktivitelerimiz olsa bizim de.Bir de yeni yil aksami icine ates yakilip gokyuzune salinan dilek balonlari var ki,o sonra ki yazinin konusu.





Saturday, March 26, 2011

CENGIZ KAAN



Hafta icinde bir dergide Cengiz Kaan sergisini gordugumde bir ara hafta ici kendim giderim, diye not almistim,M.ye planimi soyledigimde o da sergiyi gormek isteyince bu cumartesiyi muzeye ayirdik, iyi de etmisiz. Kah tembellik miskinlik, kah baska planlar yuzunden uzun zamandir muzeye gidememistim, sanirim son kez gittigim muze yine Singapur'da idi, 2009 Eylul ayinda.

Artsicence Museum, Marina Bay'de kumarhanenin hemen yan tarafinda cicek ya da acik el seklinde,oldukca iyi duzenlenmis ve yeni bir bina.


Mogollar hakkinda pek cok sey ogrendim, o kadar buyuk bir imparatorluk olduklarini hic bilmezdim. Mogol steplerinde kurulan yurt denilen buyuk cadirlar ne ince dusunulmus, hem cok kullanisli hem cok pratik ve hala estetik gorunuyor bence.Gocebeler surekli katlayip kolayca yanlarinda tasiyabiliyorlar, konakladiklari yerde kolayca kurabiliyorlar ve icerisinde soba,ocak yakmak mumkun. Sartlar insanlari herseye adapte ediyor.






Cengiz Kaan ulkeyi demir yumrukla yonetmis,cok kanli savaslar,baskinlar,isgaller yapmis, bazi sehirleri ve halklarini haritadan silmis ama duvarda yazilan ozlu sozlerinde hep baris icinde yasamaktan, huzurdan bahsetmis.Liderlerini oldurerek ele gecirdigi tum kavimlere, kabilelere cok esit davranmis ve onlari kendi halkiyla ice ice yasatarak kaynasmayi kolaylastirmis. Ogrendigim diger ilginc bir sey de Cengiz Kaan'in herkese hatta kendine bile adiyla hitap edilmesini istemesi,unvanlarin,etiketlerin gereksiz oldugunu dusunmesi.Toplum bilimi ve yonetimi konusunda Cengiz Kaan gercekten cok basarili olmus, olumune kadar hic bir sorun olmamis. Ve tabii ki savascilik dehasi da yadirganamaz.
Bir de bize okulda tarih ogretmenlerimizin, tarih kitaplarimizin Turklere atfettigi bir cok ozelligin aslinda Mogollar'a ait oldugunu bir kez daha ogrendim.Turan taktigi;at,avrat,silah uclemesi,kultur,Cinliler'e karsi kazanilan zaferler ve hatta fettan Cinli prenseslerin bile aslinda Mogol kulturune ait oldugunu,onlarin yasanmisliklari oldugunu teyyit ettim.Tarih zaten cok subjektif,yanli bir sey.Kimin yazdigi,kimin yorumladigina gore degisiyor her sey. Neyse, muzeye donecek olursam,Cengiz Kaan'dan baska 2 tane daha sergi vardi, biri Ipek YOlu digeri de yaklasik 10 yil kadar once Endonezya yakinlarinda bulunan yaklasik 1100 yillik bir geminin batigindan cikanlarin sergisi idi ve ikisi de oldukca ilgincti tipki Cengiz Kaan sergisi gibi.


Ipek Yolu sergisi bilgilendiriyordu ipek yolu uzerinde ki sehirler hakkinda,diger batik geminin ganimetleri ise gercekten cok ilgincti, bazi bozuk paralari tuzlu deniz suyundan zarar gormuslerdi ama hic zarar gormeyen,kirilmayan catlamayan bir suru porselen tabaklar, kupler ,gumus kutular,altin bilezikler vardi.Sanirim Belitung Batigi deniliyormus bu gemi'ye artik,icinde hic bedensel artik bulunmadigindan ,murettebatin yakinlarda ki adaya yuzmus oldugu varsayiliyormus. Var ben de bir tuhaflik sanirim, ama boyle garip hulyalar kapiliyorum ilginc seyler gordugumde eski zamana ait..O tabaklar o kadar bugune ait ki, o kadar yeni ,temiz ,kullanilabilir ki kim yapti onlari, nasil yasadilar,hayat cok mu benzerdi bugunkine... dusunmekten kendimi alamiyorum.

Thursday, March 24, 2011

Fish Head Curry

Annemin ahi tuttu kesin bana, yillar oncesinden. Kadincagiz her turlu baligi yedirmeye calisirdi, ben pek sevmezdim, ama o israrla balik kafasi corbasi, balik gozu bile vermeye calisirdi bana cok faydali oldugunu iddia ederek.. Yillarca direndim de ne oldu..Bugun o baligin kafasini yemek zorunda kaldim. Micchan, yerel tatlari deneyelim, fish head curry yiyelim deyince nezaketen evet demek zorunda kaldim, hatta bugun giderken bile M. benimle dalga geciyordu,ama sonuc sasirtici idi. Gidecegim yere yaklasik 50 dakika suren bir yolculuktan sonra ulastim ki bu Singapur icin oldukca uzun bir mesafe ama sonunda anladim ki, yanlis ulasim araclarini kullanmaktan dolayi cok uzun surmus seyahatim.
Sira balik kafasini yemeye geldiginde cok istekli degildim ama tadinca cok begendim,
hatta Turkiye'de iken asla yemedigim bamya bile bu yemegin icinde cok lezzetliydi. Yaninda Pad Thai ve mango salatasi yedik, ve hepsi de birbirinden lezzetliydi.

Pad Thai


Fish Head Curry


Hic ummadigim anda bu kadar iyi bir lezzetle karsilasinca bana bir cesaret gelditabi, hadi yerel bir de tatli yiyelim diye gaza geldim hemen ve arkasindan hic duymamis oldugum ama orada Singapur'un en lokal, bilinen tatlisi oldugunu ogrendigim Chengdol yedim, bu tatli ilk goruste cok istah acici degildi ama yedikce tadini almaya basladim ve bayildim.Kesinlikle yeniden yenilecekler listeme aldim bu Chengdol'u.




Tatlinin icinde pandan denilen bir bitkinin yapraklari vardi, bu yapraklar kucuk kurtlar gibi gorunse de tadi ve kokusu harika. Pandan yeni favori bitkim bu arada, kekler de, tatlilar da oldukca cok kullaniliyor ve kokusu cok hos.Nerede yetisir,tatli disinda kullanilir mi bilmiyorum, sadece prasa yapraklari gibi oldugunu biliyorum.
Pandan yapraklari,pirasa gibi gorunmuyorlar mi??